Anasayfa
Blog
Randevu Al
Whatsapp

KAYGI BOZUKLUĞUNUN NEDENLERİ VE RİSK FAKTÖRLERİ

kaygı bozukluğu

KAYGI BOZUKLUĞUNUN NEDENLERİ VE RİSK FAKTÖRLERİ

Şahika İzgi Yılmaz

Şahika İzgi Yılmaz

Tüm Yazılar

Paylaş

Kaygı bozukluğunun nedenleri ve risk faktörleri; Kaygı, tehlikeli bir durumun, karşılaşılabilecek bir talihsizliğin yaklaştığı endişesi ve buna eşlik eden birtakım belirtilerin yaşandığı duygudur. Sıklıkla bir arada kullanılan kaygı ve korku kavramları birbirinden farklıdır. Kaygı için gelecekte yaşanabilecek bir tehlike söz konusuyken korkuda o anda yaşanan tehlikeye karşı verilen orantılı bir tepki söz konusudur. Örneğin yolda yürürken kişinin karşısına aniden bir köpek çıkması durumunda yaşadığı duygu korku, karşısına köpek çıkacağına dair düşüncesinden dolayı hissettiği duygu ise kaygıdır.

Okulun ilk günü, bir iş görüşmesine gitmek veya bir konuşma yapmak bazı kişilerin kaygı duyabileceği bazı durumlardır. Böyle durumlarda hissedilen kaygı hoş bir duygu değildir ancak kişiyi daha çok çalışmaya ve daha iyi bir iş çıkarmaya motive edebilir. Sıradan kaygı, gelip giden, ancak günlük yaşama müdahalesi bulunmayan bir duygudur.

Ancak yaşanan kaygı duygusu aşırıysa, en az 6 ay sürüyorsa, günlük hayatı olumsuz etkiliyor ve bu duyguyu kontrol etmek zorlaşıyorsa kaygı bozukluğu söz konusu olabilir.

Kaygı bozukluğu yaşayan kişilerde genellikle sebebi belli olmayan bir endişe ve sıkıntı duygu durumu hakimdir. Kişiler genellikle hissettikleri kaygıyı gelecek zamanda kötü bir durum olacakmış gibi anlamlandırabilirler. Kimileri sınavı kazanamayacağına, kimileri hasta olacağına veya başına kötü bir şey geleceğine dair kaygı yaşayabilir.

KAYGI BOZUKLUĞUNUN NEDENLERİ VE RİSK FAKTÖRLERİ

Kaygı Bozukluğuna Kuramsal Bakış

Birçok psikolojik kuram, kaygı durumuna birbirinden farklı bakış açılarıyla yaklaşmışlardır. Bunlara kısaca değinecek olursak;

Freud’a göre, insanların yaşamış olduğu 3 tür kaygı vardır. Bunlar gerçekçi kaygı, nevrotik kaygı ve ahlaki kaygıdır. Gerçekçi kaygı, anlaşılabilir ve mantık çerçevesinde olan kaygı türüdür. Bu kaygı türü, bir dış tehlikenin algılanması ile ortaya çıkmaktadır. Herhangi bir gerçekçi tehlike olmadan açığa çıkan kaygı türü ise “nevrotik kaygıdır.” Ahlaki kaygı, kişinin vicdanı ile ilgilidir. Kişi suçluluk hissettiğinde, kurallara karşı geldiğinde ortaya çıkabilmektedir.

Adler kaygıyı kişilerin yetersiz ve güçsüz durumlarla karşı karşıya geldiğinde ortaya çıkan bir duygu olduğu şeklinde tanımlamaktadır. Sullivan ise, kaygının kişinin başarılarına karşı başarısızlıklarından kaynaklandığını öne sürmüştür.

Varoluşçu kuramın bakış açısına göre kaygı insanın varoluşunun temelinde bulunmaktadır. Bu kurama göre kaygı, kişinin ölümün farkında olmasının, ölümün kaçınılmaz oluşu ve çaresizliği sonucunda hissedilen memnuniyetsizlik hissi ile ortaya çıkar.

Öğrenme kuramlarına göre ise kaygı ve buna sonucunda ortaya çıkan davranışlar, çocukluk döneminde ya da daha sonra öğrenilebilir ve zaman içerisinde kişiliğe yerleşebilir. Kişi tehlikesiz olan uyaranları, zaman içinde tehlikeli olarak algılayarak kaçınma davranışı geliştirebilir.

Risk Faktörleri

Bazı risk faktörleri, kaygı bozukluğu yaşama riskini arttırabilir. Bunlar;

  • Travma: Travmaya maruz kalan veya travmatik olaylara tanık olan kişilerin kaygı bozukluğu geliştirme riski daha yüksektir. 
  • Hastalığa sahip olmak: Bir sağlık sorunu veya ciddi bir hastalığa sahip olmak, tedavi ve gelecekte neler olacağı gibi konularda önemli endişelere neden olabilir.
  • Stres oluşumu: Büyük bir olay veya daha küçük stresli yaşam durumlarının birikmesi, aşırı kaygıyı tetikleyebilir. Örneğin, ailede bir ölüm, iş stresi veya devam eden mali endişeler.
  • Diğer ruh sağlığı problemleri: Depresyon gibi diğer ruh sağlığı problemleri olan kişilerde genellikle kaygı bozukluğu da yaşanabilir.
  • Uyuşturucu veya alkol: Uyuşturucu veya alkol kullanımı veya kötüye kullanım veya yoksunluk kaygıya neden olabilir veya daha da kötüleşebilir.

Kaygı bozukluğunun gelişimini sadece tek bir nedene bağlamak doğru değildir. Birden fazla sebep, kaygı bozukluğunu tetikleyebilmektedir. Kaygı bozukluğu semptomları azaltmak için zevk alınan ve kişinin kendisini iyi hissedeceği etkinliklere katılmak, sosyal etkileşime girmek etkili olabilir. Aynı zamanda erken yardım almak da bu noktada önemlilik arz etmektedir.

Şahika İzgi

Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden onur derecesi ile mezun olduktan sonra burslu olarak başladığı FMV Işık Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisansını tamamlamıştır.

Tüm Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir