Anasayfa
Blog
Randevu Al
Whatsapp

Sosyopat Ne Demek? Sosyopat Belirtileri Nelerdir?

Sosyopat Belirtileri psikolog sahika izgi yilmaz terapi

Sosyopat Ne Demek? Sosyopat Belirtileri Nelerdir?

Picture of Şahika İzgi Yılmaz

Şahika İzgi Yılmaz

Tüm Yazılar

Sosyopat Ne Demek?

Birçok insan dizilerden, filmlerden ve sosyal medyadan “sosyopat” kelimesine aşinadır. Özellikle film sektöründe soğukkanlı katiller, manipülatif dâhiler ve duygusuz suçlular “sosyopatlık” ile ilişkilendirilmektedir. Günlük yaşamda sosyopat kavramı yalnızca film ve dizilerle sınırlı kalmayarak insan davranışlarını anlamlandırırken kullanılan bir sıfat haline gelmiştir. Peki gerçekten sosyopat ne anlama gelmektedir? Aslında bu terimin psikoloji literatüründe birebir karşılığı yoktur. Sosyopat hastalığı olarak etiketlenen kişiler aslında “Antisosyal Kişilik Bozukluğu” tanısı almış kişilerdir. Dolayısıyla sosyopat konusunun incelendiği bu içerik, antisosyal kişilik bozukluğu göz önüne alınarak hazırlanmıştır.

Kişilik bozuklukları bireyin bilişsel, duygusal ve davranışsal becerilerinde işlevsel olmayan durumlarla birlikte görülen kişilik örüntüsündeki bozulmalardır. Antisosyal kişilik bozukluğu ise çocukluk ve ergenlik çağı ile başlayan toplumsal kurallara ters düşen, suç sayılabilecek olan davranışlar sergileyen, sürekli saygısızlık ve ihlal örüntüsüyle karakterize olan bir kişilik bozukluğu tanısıdır. Sosyopat özellikleri olarak bilinen sosyal normlara aykırı davranışlar, başkalarının haklarını çiğneme, pişmanlık ve empati eksikliği, yalancılık, hırsızlık ve kavgacılık davranışları aslında antisosyal kişilik bozukluğunu açıklamaktadır.  Sosyopat insanlar olarak bilinen antisosyal kişilik bozukluğu olan bireyler dışarıdan bakıldığında normal, sempatik, zeki ve hatta çekici olarak görülebilirler. Ancak bu durumun arka planında engellenmeye karşı düşük toleranslar, aşırı benmerkezci tutumlar,  başkalarına karşı bağlanma, ilişki kurma ve sürdürme konusunda eksiklikler bulunmaktadır.

Bu kişilik bozukluğu tanısının konulabilmesi için bireyin en az 18 yaşında olması gereklidir. Çünkü çocuklukta ve ergenlikte görülen benzer davranışlar “Davranım Bozukluğunu” belirtileri olarak görülebilir.  Yetişkin birey ise sosyal normları sistematik ve bilinçli olarak ihlal etmektedir. Bu nedenle antisosyal kişilik, bireyin yalnızca mevcut davranışları ile değil yaşam boyu gelişimine bağlı olarak değerlendirilmektedir. Antisosyal kişilik bozukluğu özellikleri (sosyopat kişilik özellikleri) kadınlara kıyasla erkeklerde üç kat daha fazla görülmektedir (Öztürk & Uluşahin, 2008). Bunun nedeni erkeklerin daha fazla risk alma eğiliminde olmaları, saldırganlık potansiyellerinin yüksek olması ve testosteron hormonlarının etkisi gibi biyolojik etkenlerle açıklanabilmektedir.

Sosyopat Belirtileri Nelerdir?

“Sosyopat” olarak tanımlanan bireyler dışarıdan normal ve çekici bir kişilik sergilemelerine rağmen çevresindeki kişiler tarafından anlaşılması ve tanınması zor olabilir. Sosyopatlık belirtileri yalnızca davranış bozukluğu ve empati eksikliği ile açıklanamaz. Bu durumu en iyi açıklayan antisosyal kişilik bozukluğu belirtileridir.  Antisosyal kişilik bozukluğunun belirtileri, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatiksel El Kitabı (DSM-5) çerçevesinde detaylı bir şekilde açıklanmıştır.

Antisosyal kişilik bozukluğu olan bireyler dürtülerini engellemekte güçlük çekerler ve impulsif davranışlar sergilerler. İmpulsif davranışlar antisosyal bireyin dürtülerini merkeze alarak durumun sonuçlarını göz önüne almadan hareket etmesine neden olur.  Bu durum sıklıkla öfke, saldırganlık ve kavgacı tutumlar ile ön plana çıkmaktadır. Ayrıca sahtecilik, hırsızlık, alkol ve madde bağımlılığı ya da kumar bağımlılığı gibi riskli davranışlara eğilimleri yüksek olarak görülmektedir. Engellenmeye karşı düşük toleransları vardır, hayal kırıklıklarına veya engellere karşı tahammülsüzlükleri kolaylıkla açığa çıkmaktadır. Manipülatif davranışlar da sosyopatik belirtiler arasında belirgin olarak görülmektedir. İstediklerini elde etmek, haklı çıkmak veya engellemelerden kaçınmak için gerçekleri çarpıtma, rasyonalize etme ve başkalarını manipüle etme gibi yollara başvururlar.

Antisosyal kişilik bozukluğunda bireyin üst benlik olarak bilinen süperegosu gelişmemiş bir şekilde işlev görmektedir. Bu durum bireyin davranışlarının olumsuz sonuçlarına karşı suçluluk ve utanç hissetmemesine yol açar. Hapse girme, para cezası alma, uzaklaştırma gibi yasaklar ve kurallar karşısında pişmanlıkları olsa bile bu duygu genellikle yüzeysel ve geçicidir. Antisosyal kişilik bozukluğu olan bireyin özdenetimi ya oldukça zayıftır ya da neredeyse hiç yok denecek kadar azdır. Kültürel normlar ve toplumsal beklentiler gibi sınırlamalar antisosyal bireyler için yeterli değildir. Çünkü bu bireyler için önemli olan dürtülerin anında tatmin edilmesi ve hazza ulaşılmasıdır. Bu dürtüsel odaklanma uzun vadeli sonuçları göz ardı etmelerine ve toplumsal uyuma karşı gelmelerine neden olmaktadır.

Antisosyal kişilik bozukluğu olan bireyler toplum içinde ve aile yaşantısında sıkça sorumluluklarını yerine getirmekte zorlanırlar.  Çevresindeki kişiler ile sağlıklı ve kalıcı ilişkiler kurmakta güçlük çekerler. Mevcut ilişkileri ise aldatıcı (takma ad kullanmak, yalan söylemek vb.) ve dürüst olmayan tutumları nedeniyle genellikle kısa ömürlüdür.  Zeka ve yetenekleri dikkat çekici olsa da,  fevri ve sorumsuz davranışları, aceleci kararları, ciddiyetsiz ve alaycı tavırları onları eğitim, iş ve sosyal hayatlarında istikrarlı olmalarına engel olur. Bu belirtilerin yanı sıra antisosyal kişilik bozukluğu tanısı konulabilmesi için 15 yaşından önce davranış bozukluğuna dair belirtilerinin yer alması gerekmektedir. Son olarak antisosyal davranışların yalnızca şizofreni ve bipolar seyrinde görülmemiş olması gerekmektedir (APA,2014).

Psikopat ve Sosyopat Farkları Nelerdir?

Antisosyal kişilik bozukluğu zaman zaman psikopat ve sosyopat kavramları ile tanımlanmaktadır. Bu kavramlar günlük hayatta sıklıkla birbirleri ile karıştırılır. Aslında bu iki terim de bireylerin toplumsal normları ihlal eden, başkalarının haklarını görmezden gelen ve empati eksikliği sergileyen davranışlarını tanımlamak amacıyla kullanılmaktadır. Sosyopatın özellikleri antisosyal kişilik bozukluğu ile birebir örtüşmektedir. Ancak psikopati kavramı bu kişilik bozukluğunun bir alt tipi ya da daha şiddetli formu olarak görülmektedir. Tanısal çerçeveye bakılacak olursa antisosyal kişilik bozukluğu,  DSM-5 kapsamında belirli semptomlarla ortaya çıkan, 18 yaşından büyük bireylerde görülen ve çocukluk ya da ergenlik döneminde davranım bozukluğu belirtilerinin gösterilmesi koşulu ile tanımlanan bir kişilik bozukluğudur.   Antisosyal kişilik bozukluğu davranışlara odaklanmaktadır ancak psikopati kişilik özelliklerine vurgu yapmaktadır.

Psikopati özel envanterler ile değerlendirilen ancak ayrı bir tanısal çerçevesi olmayan bir kişilik yapısıdır. Psikopatik bireyler antisosyal kişilik bozukluğunun tüm belirtilerini karşılarken; her antisosyal kişilik bozukluğu olan birey psikopatik özellikleri karşılamamaktadır. Bu ayrım psikopatinin daha şiddetli bir antisosyal kişilik örüntüsüne neden olduğunu göstermektedir (Tütüncü ve ark.,2015).  Örneğin psikopatik birey iş yerinde haksız bir şekilde kazanç elde etmek için uzun süre dolandırıcılık planları yapabilir ve bu süreçte soğukkanlılıkla yalan söyleyerek çevresindekileri manipüle edebilir. Ancak antisosyal kişilik bozukluğu olan birey aynı iş yerinde daha fazla kazanç elde etmek için tartışma başlatır. Tartışmanın ardından dürtüsellik sonucunda öfke patlaması yaşayarak fiziksel olarak saldırganlıkta bulunabilir. Sosyopat ve psikopat farkı bu örnekle daha net bir şekilde ayırt edilebilir.

Sosyopat Tedavisi

Sosyopat tedavisi klinik alanda antisosyal kişilik bozukluğu tedavisi olarak ele alınmaktadır. Psikoterapilerde uygun teknikler ve terapi yaklaşımları benimsenirse bireyin bilişsel, duygusal ve davranışsal işlevsizliklerinin sağaltımı gerçekleştirilir. Bu nedenle psikoterapi antisosyal kişilik bozukluğu tedavisi için sıklıkla tercih edilmektedir. Psikoterapi tedavi süreci bireyin zorlayıcı davranışlarının, gerçekdışı düşüncelerinin ve duygularının nedenlerini anlamasını, değiştirmesini ve daha sağlıklı ilişkiler kurmasını hedefler.

Psikoterapi süreci ilk olarak değerlendirme aşaması ile başlamaktadır. Bireyin kişilik yapısı, davranış kalıpları, geçmiş deneyimlerini ve sosyal yaşam öyküsünü anlamak bu aşamada önemlidir. Bunun için yapılandırılmış görüşmeler, sosyopat testi olarak bilinen antisosyal kişilik bozukluğu testleri gibi psikolojik değerlendirme araçları, kişilik envanterleri ve testleri kullanılmaktadır.  Antisosyal kişilik bozukluğu tedavisinde sıklıkla kullanılan terapötik yaklaşımlar şu şekildedir:

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Antisosyal kişilik bozukluğu olan bireylerin davranışsal ve bilişsel düzenlemelerini sağlamak amacıyla kullanılmaktadır. BDT terapilerde işlevsiz ve otomatik düşünce kalıplarının değiştirmeyi hedeflemektedir. Özellikle bireyin dürtü kontrol ve öfke yönetimi gibi işlevsel baş etme becerilerini geliştirebilmesini ve toplumsal normlara uyum sağlayabilmesine yardımcı olmaktadır.

Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme Tekniği (EMDR): Antisosyal kişilik bozukluğu özellikle erken yaşta travmatik yaşantılar, sağlıksız aile ortamı veya sosyoekonomik dezavantajlar nedeniyle gelişebilmektedir. Bu nedenle travma odaklı terapilerden olan EMDR, bireyin bu kişilik yapılanmasının derinlerinde yer alan travmatik öyküye ulaşarak yeniden yapılandırılmasını sağlar. Geçmiş travmaların duygusal etkilerini işleyerek bireyin saldırganlık ve güvensizlik duygularını azaltmayı hedefler.  Bu terapi yaklaşımı ayrıca bireyin empati becerisinin gelişimine ve duygusal farkındalığını arttırmasına yardımcı olmaktadır.

Aile Terapisi: Antisosyal kişilik bozukluğunda aile terapisi bireyin ailesi ile olan dinamiklerinin düzenlenmesini sağlar. Aile üyeleri, bu bozukluğun birey üzerinde nasıl etkiler yarattığını ve bu etkilerin bireyin ilişkilerini nasıl şekillendirdiğini anlamada rehberlik almaktadır. Ayrıca iletişim becerilerinin geliştirilmesi, sınır koyma yöntemlerinin ve yapıcı etkileşim modellerinin öğrenilmesini de sağlamaktadır.

Yüksek İşlevli Sosyopat Nedir?

Toplum içerisinde yüksek işlevli sosyopat genellikle yüksek düzeyde işlevsellik sergileyen ve antisosyal kişilik bozukluğu olan bireylerdir. Bu bireyler hafif sosyopat (antisosyal kişilik bozukluğu) olan kişilere göre kolaylıkla suç içerikli davranışlarını gizlemektedirler. Toplumsal normlara uyuyormuş gibi görünebilirler. Hatta mesleki ve sosyal yaşamlarında başarılı olabilirler. Ancak içsel dinamiklerinde ise empati eksikliği, manipülasyon, duygusal ve maddi olarak başkalarından fayda sağlama eğilimleri yoğun olarak görülmektedir. Örneğin yüksek işlevli antisosyal bir birey, mesleki yaşamında başarılı olabilir ancak sosyal yaşamında empati eksiklikleri, manipülatif davranışları ve başkalarına zarar verme eğilimleri görülebilir.

Yüksek işlevli antisosyal kişilik bozukluğunu tetikleyen durumlardan biri eş zamanlı olarak bireyde, farklı bir psikopatolojik durumun görülmesidir. Bu nedenle yüksek işlevli antisosyal kişilik bozukluğunu belirlerken diğer patolojilerden izole olarak mı geliştiği yoksa psikiyatrik durumla mı görüldüğü belirlenmelidir. Ayrıca yüksek işlevli antisosyal kişilik bozukluğu yaşayan bireylerin dürtüsellik ve risk alma davranışları daha uçlarda görülmektedir.  Yüksek işlevli antisosyal kişilik bozukluğu olan bireylerde madde kullanım bozuklukları eğilimi, rastgele cinsel ilişkiler ve intihar girişimi riskleri daha fazladır. Bu nedenle bireylerin psikoterapi ve sağaltım süreçlerinde düzenli değerlendirme ve takip çalışmalarının yapılması önemlidir.

Manipülatif Sosyopat Nedir?

Manipülatif antisosyal (sosyopat) kişilik bozukluğu olan bireyler çevresindeki kişileri kendi çıkarları doğrultusunda manipüle etme eğilimindedir. Bu bireyler başkalarını kandırmak, yönlendirmek ve istediklerini elde etmek için çeşitli manipülatif taktikler sergilerler. Bunlar genellikle yalan söyleme, duygusal baskı kurma ve gerçeği çarpıtma gibi yöntemlerdir. Bu davranışlarının amacı çevrelerinden faydalanmak, durumları kontrol altına almak ve güç kazanmak olarak değerlendirilebilir. Bu bireyler başkalarının duygularını anlamak ve empati kurmak yerine başkalarını kendi amaçları için kullanmakta ısrarcıdırlar.

Manipülatif davranışlara zemin hazırlamak için antisosyal birey ilk olarak güven verici ve samimi bir atmosfer yaratır. Ardından istediği ilgi ve değeri almak amacıyla manipülatif davranışları sergiler. Bu yönü ile antisosyal bireyler narsist sosyopat veya takıntılı sosyopat olarak da etiketlenebilmektedir. Çünkü manipülatif antisosyal bireyler başkalarının haklarını ve sınırlarını hiçe sayarak dürtüsel ve bencil bir şekilde hareket etmektedir. Antisosyal kişilik bozukluğu, erkeklerde genellikle öfke ve saldırganlık gibi davranışlarla kendini gösterirken, kadınlarda manipülatif özellikler daha baskın olabilir.  Bu nedenle kadınlarda manipülatif antisosyal özelliklere daha sık rastlanabilmektedir (Fisher ve ark., 2024).

Örneğin bir manipülatif antisosyal kişilik bozukluğu olan birey partnerinden daha fazla maddi destek almak için yalanlar söyler, duygu sömürüsü yapar ve hatta travmatik hikayeler uydurur. Ardından kendi çıkarlarına ulaştıktan sonra partnerinin özel bilgilerini açığa çıkararak çevresine karşı itibarını yok etmeye ve işlerini bozmaya çalışır. Partneri ilişkiyi sonlandırmak istediğinde ise fiziksel şiddete başvurur. Bu örnek manipülatif antisosyal kişilik bozukluğunun yalnızca duygusal ve sosyal sonuçlarla sınırlı kalmayarak fiziksel ve maddi olarak yıkıcı etkilere de neden olabileceğini göstermektedir.

Sosyopat Doğuştan mı?

Antisosyal kişilik bozukluğu doğuştan gelen biyolojik yatkınlıklar ve olumsuz çevresel faktörlerin etkileşimi ile meydana gelmektedir. Psikopatolojik açıdan bu durum, bozukluğun tek bir nedeni olmadığı, genetik, nörolojik ve çevresel etkenlerin birleşimi ile meydana geldiğini göstermektedir. Genetik ve biyolojik etmenler incelendiğinde düşük serotonin seviyeleri,  dürtüselliğe ve saldırgan davranışlara neden olmaktadır. Beynin amigdala ve proferontal korteks bölgelerindeki işlevsel bozukluklar ise empati eksikliği ve riskli davranışları açıklamaktadır. Antisosyal kişilik bozukluğunun genetik yatkınlığı ile ilgili yürütülen bir çalışmada antisosyal kişilik bozukluğu olan bireylerin birinci derece akrabalarında da bu bozukluğa rastlandığı belirtilmiştir (Fisher ve ark., 2024). Ancak az sayıda olan bu çalışmalar antisosyal kişilik yapısının tamamen doğuştan olduğunu belirtmek için yeterli değildir. Yalnızca bu bozukluğun gelişiminde genetik faktörlerin etkili olduğunu göstermektedir.

Antisosyal kişilik bozukluğuna neden olabilecek diğer çevresel durumlar ise şu şekildedir:

  • Hamilelik sırasında risk faktörleri: Annenin sigara içmesi, uyuşturucu madde kullanması ve yeterli beslenmemesi gibi durumlar fetüsün beyin gelişiminde hasara neden olabilmektedir. Bu durum bebeğin yetişkinlik döneminde antisosyal davranışlara yatkınlık oluşturmasına neden olabilmektedir.
  • Ebeveynlik tarzı: Erken yaşta bağlanma sorunları, güvensiz yetiştirilme ortamı, ihmal ve istismar gibi olumsuz ebeveynlik deneyimleri çocukların antisosyal kişilik gelişimine neden olabilmektedir. Bandura’nın (1977) sosyal öğrenme teorisinde açıkladığı “Çocuklar çevrelerinden öğrendikleri agresif ve empati yoksunu davranışları modellemeye yatkınlardır.” ifadesi bu durumu daha iyi açıklamaktadır.
  • Çocukluk travmaları: Erken çocukluk deneyimleri kişilik gelişiminin önemli etkenlerinden biridir. Çocuk bu dönemde dünyayı algılama ve anlamlandırma sürecindedir. Bu nedenle küçük yaşlarda travmatik olaylara veya şiddete maruz kalmak dünyanın ve insanların tehlikeli bir şekilde algılanmasına yol açabilir. Bu durum çocuğun erken yaşta kodladığı deneyimlerini yetişkinlik döneminde antisosyal davranışlar olarak ortaya çıkarmasına neden olur.

Sosyopatlar İyileşir mi?

Sosyopat kişilik özellikleri taşıyan antisosyal bireyler genellikle kendi istekleri ile yardım ve destek aramazlar. Bunun temel sebebi davranışlarının problemli olduğunun farkında olmamalarıdır. Ancak bu durum iyileşmenin imkansız olduğu anlamına gelmez. Doğru müdahaleler ve terapi yaklaşımları sayesinde antisosyal kişilik bozukluğu ile başa çıkmak mümkündür. Bireyin kişilik bozukluğu hakkında farkındalık kazanması ve terapiye açık hale gelmesi sağaltım süreci için önemlidir. Bu süreçte bireysel terapilerin yanı sıra destekleyici aile terapileri de büyük önem taşır. Aile ve sosyal desteğin artması bireyin sosyal uyum becerilerinin geliştirmesine oldukça yardımcı olur ve iyileşme sürecini hızlandırır.

Sosyopat Tedavi Edilir mi?

Antisosyal kişilik bozukluğu tedavisi kapsamlı ve uzun soluklu bir şekilde ele alınması gereken bir durumdur. Sosyopat davranışları sergileyen antisosyal bireylerin tedavi sürecine katılımı, dürtüsel davranışlar, öfke patlamaları, manipülatif tutumlar ve tedavi sürecini terk etme eğilimleri nedeniyle sıklıkla kesilmektedir. Bu durum tedaviyi “zorlu bir yolculuğun ilk adımı” haline getirse de uygun terapötik yaklaşımlar ve kararlı tedavi planı ile süreci ilerletmek mümkündür. Antisosyal kişilik bozukluğu olan bireylerin kazaya veya suça karışma riski ve intihar eğilimi yüksek olduğu için tedavi süreci daha önemli hale gelmektedir. Bu nedenle tedavi sürecinde multidsipliner bir yaklaşım sergilemek gerekmektedir.

Tedavi yaklaşımlarında yer alan “Motivasyonel Görüşmeler” bireyin tedavi sürecinde motivasyonunu arttırarak terapiye başlamayı sağlarken, “Bilişsel Davranışçı Terapi” bireyin olumsuz düşünce ve davranış kalıplarını yeniden yapılandırmasını sağlar. Geçmiş travmaların etkilerini azaltmak için ise “EMDR Terapisi” etkili bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Bu terapi yaklaşımlarının yanı sıra beyindeki kimyasalları dengelemek ve patolojiyi düzenlemek amacıyla ilaç tedavisi tercih edilebilmektedir.

Sosyopat İnsanlara Nasıl Davranmalı?

Antisosyal kişilik bozukluğu olan bireyler derin bir değersizlik duygusu ile kendilerini aşırı üstün görme duyguları arasında kalan kişilerdir. Sosyal yaşamlarında sorumluluk almaktan kaçınma, düzenli ilişki veya iş sürekliliği sağlayamama gibi davranışları sıklıkla görülmektedir. Saldırganlık, öfke problemleri, ceza ve yasaklara rağmen yasadışı davranışlara devam etmeleri,  pişmanlık duymadan çevresindekileri manipüle etmeleri, sorumsuz ve dürtüsel tavırları nedeniyle yalnızca kendilerine değil çevresindekilere de zarar vermektedirler. Çevresindeki kişilerin güven kaybı, özsaygı sorunları ve maddi zararlar yaşamasına neden olmaktadır. Bu nedenle antisosyal kişilik bozukluğu olan bireylere nasıl davranılması gerektiğini bilmek oldukça önemlidir.

Antisosyal kişilik bozukluğu olan bireylerle yaşamak zorunda kalan kişiler, halk arasında sosyopat mağdurları olarak adlandırılmaktadır. Bu kişiler antisosyal bireylerle etkileşimlerinde ilk olarak net sınırlar belirlemelidir. Çünkü antisosyal bireylerin manipülatif davranışları duygusal ve fiziksel istismar riskini taşımaktadır. Bu nedenle iletişimde mesafeyi koruyan, net ve açık bir yaklaşım benimseyen etkileşimler önemlidir. Örneğin antisosyal bireyin suçlayıcı sözlerine ve baskıcı tavırlarına izin vermeden davranışlarının sonuçlarını açıkça ifade etmek etkili bir yöntemdir.

Antisosyal bireyler derin duygusal boşluklar yaşamaktadırlar. Bu nedenle öfkeli tutumlar ve üstünlük kurmaya çalışan davranışlar sergilerler. Onlarla ilişki kurarken duygusal olarak net ve sakin kalmak durumun kontrolünü sağlamak için önemlidir. Tartışma anlarında duygusal olarak tepkisizliği korumak ve objektif değerlendirme yapmak tartışmayı büyütmemek için önemlidir. Örneğin “Bana yardım etmiyorsun bu yüzden işleri zamanında teslim edemiyorum.” gibi bir cümle kuran antisosyal bireye karşı, “Bu durumda sana nasıl destek olabileceğimi açıkça söyleyebilir misin?” şeklinde sabırlı ve soğukkanlı bir açıklama yapmak karşı tarafın manipülasyonuna fırsat vermeden sınırları korumaya yardımcı olur.

Sonuç olarak sağlıklı iletişim becerisi, mantıklı ve objektif olma, sabırlı ve kararlı tutum sergileme, net sınırlar koyma ve son olarak uzman desteğine yönlendirme antisosyal kişilik bozukluğu olan bireylere karşı sergilenebilecek en bilinçli yaklaşımlardandır.

KAYNAKÇA:

  • Amerikan Psikiyatri Birliği. (2014). Mental bozuklukların tanısal ve istatistiksel el kitabı (5. Baskı, Çev. M. Şahin, S. İmamoğlu, & F. Akdemir). Hekimler Yayın Birliği.
  • Öztürk, O., & Uluşahin, A. (Eds.). (2008). Ruh sağlığı ve bozuklukları (11. baskı). Nobel Tıp Kitabevleri.
  • Türkçapar, H., Güriz, O., Özel, A., Işık, B., & Dönbak Örsel, S. (2004). Antisosyal kişilik bozukluğu olan hastalarda öfke ve depresyonun ilişkisi. Türk Psikiyatri Dergisi, 15(2), 119-124.
  • Tunç, P. (2019). Antisosyal kişilik bozukluğu dinamik formülasyon: Olgu sunumu. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 20(2), 211-216.
  • Tutuncu, R., Kilic, S., Basoglu, C., Ates, M. A., Algul, A., Balibey, H., … & Cetin, M. (2015). The reliability and validity of the Turkish version of Psychopathy Checklist-Revised (Turkish PCL-R). Klinik Psikofarmakoloji Bülteni-Bulletin of Clinical Psychopharmacology, 25(2), 118-124.
  • Fisher, K. A., Torrico, T. J., & Hany, M. (2024). Antisocial personality disorder. In StatPearls. StatPearls Publishing. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK546673/

Şahika İzgi

Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden onur derecesi ile mezun olduktan sonra burslu olarak başladığı FMV Işık Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisansını tamamlamıştır.

Tüm Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: