Anasayfa
Blog
Randevu Al
Whatsapp

⁠⁠Yakın İlişki Kurma Kaygısı

⁠⁠Yakın İlişki Kurma Kaygısı psikolog sahika izgi yilmaz online terapi

⁠⁠Yakın İlişki Kurma Kaygısı

Picture of Şahika İzgi Yılmaz

Şahika İzgi Yılmaz

Tüm Yazılar

İnsanlar evrimsel olarak bağ kurma ihtiyacı olan canlılardır. Sosyal bağ kurmak bireylerin daha güven içerisinde olmasını ve değerli hissetmesini sağlar. Bağ kurmak insanların temel ihtiyaçlarından bir tanesidir. Bu yüzden sağlıklı bağlar kurmak önemlidir. Bu bağlar romantik ilişki de olabilir, aile bağı veya iş ve arkadaşlık ilişkileri de olabilir. Bu yüzden yakın ilişki kurma kaygısı bireylerin derinleştirilmemiş yüzeysel ilişkiler yaşamasına ve en temel evrimsel ihtiyacı olan yakın ve sağlıklı ilişki bağı kurmasını engelleyen bir durumdur. Ancak bu durumun değişmesi, bireyin işlevselliğini arttırarak yaşam doyumunu önemli ölçüde fayda sağlayabilir. Çünkü evrimsel olarak incelendiğinde kabile yaşantısındaki insanları bir başkası ile olmak, kalabalık olmak, kabilede başka insanların var oluşu güvende tutuyorsa bugün de aynı şekilde aynı duygular insanlar tarafından hissedilmektedir.

Yakın İlişki Korkusu

Her sağlıklı ilişkide ortak olan unsurlar ise duygusal bağ, fiziksel yakınlık, iletişim ve güvendir.  Kişi yakın ilişki kurmak gibi kurmamayı da tercih edebilirler bu gayet normaldir. Ancak yakın ilişki kurma düşüncesi veya eylemi kişiyi yoğun endişe ve korkuya sürüklediğinde ‘’yakın ilişki korkusu’’ yaşadığından söz edilebilir.

Yakın ilişki korkusu bireylerin farkında olarak ya da farkında olmadan yakınlık kurmaktan korkması ve yakınlık kurmaktan kaçınması ile tanımlanan duygu ve davranışları ifade etmektedir. Yakın ilişki korkusu yaşayan kişiler yakın ilişki kurmak isteseler de korkuları daha baskın gelmektedir. Bu nedenle bireyler kendi psikolojik dinamiklerini korumak için düzenlediği kaçınma davranışlarını kullanmaktadırlar. Bu davranışları savunmasız kalmamak için sergilerler.

Yakın ilişki korkusu ile birlikte bağlanma korkusunu ve kaybetme korkusunu yaşanmaktadır. Kaybetme korkusu temelinde terk edilme, anlaşılmama, duygusal acı çekme gibi çeşitli kaygıları barındırır. Yakın ilişki kurmaktan korkan kişiler fark etmeseler de kaygı döngüsü oluşturan bir örüntüyü ortaya çıkarırlar. İlk olarak birey geçmiş deneyimleri, özgüven eksikliği gibi çeşitli nedenlerle yakın ilişki kurmaya karşı olumsuz düşünceler geliştirir. Ardından bu düşünceler zamanla bedensel belirtilerle (ağrı, baş dönmesi vb.) görülür. Bu belirtilerin de korkuyu tetiklemesi ile birlikte kişi yakın ilişki kurmak istese de olumsuz sonuçlarından kaçınarak ilişkiyi sonlandırır.  Son olarak yakın ilişkiden korkan kişi bağlanmaktan ve reddedilmenin getireceği olumsuz duygulanımdan kaçmaya başlar. Kısa süreli bir rahatlamanın ardından yeni ilişki kurar ve yine aynı sebeplerden dolayı karşısındaki kişiye duygusal mesafe koyar.

Yakın ilişkiden korkan kişi bu davranışları kendisini güvende hissetmek için yapmaktadır ancak bu baş etme mekanizması işlevsel değildir.  Yalnızca romantik ilişkisine değil sosyal hayattaki ilişkilerine de zarar vermektedir.

Bağlanma Korkusu

Bağlanma başka bir insan ile kurulan duygusal bağdır.  Psikoloji literatüründe bağlanma teorisini oluşturan Bowlby bağlanmayı “insanlar arasında devamlılık gösteren psikolojik bağ” olarak açıklamıştır. Ve üç tür bağlanmadan bahsetmiştir. Bağlanma korkusunu açıklamak için güvenli bağlanma, güvensiz-kaygılı bağlanma ve güvensiz-kaçıngan bağlanma göz önüne alınmalıdır.

  • Güvenli Bağlanma: Güvenli bağlanma stiline sahip kişiler daha kolay yakınlık kurabilirler. Yakınlıkla ilgili kaygıları düşüktür ve terk edilme korkusu yoğun değildir.
  • Güvensiz-Kaygılı Bağlanma: Kaygılı bağlanan kişiler yakın ilişkide karşısındaki kişiye aşırı yakınlaşma, partnerinin ilgisinin ve yakınlığının yetersiz görme, yoğun terk edilme korkusu yaşamaktadır. Kaygılı bağlanan kişiler yakın olmanın ve bağlanmanın getireceği olumsuz sonuçları göz önüne alarak yakın ilişkilerden kaçınırlar.
  • Güvensiz-Kaçınan (Kaçıngan) Bağlanma: Kaçıngan bağlanan kişiler reddedilme kaygısı taşımaktadırlar. Bu kaygı yüzünden yakın ilişki kurma ve duygusal ilişki yaşama konusunda zorluk yaşarlar. Uzun süreli ilişkiler yerine kısa süreli ilişkiler kurarak yakınlıktan kendilerini korurlar. Bu kişiler yakın olma ve soysal temas ihtiyacını reddederek ilişki kurmaktan ve bağlanmaktan kaçınırlar.

Bu üç bağlanma türü göz önüne alındığında bağlanma korkusu yaşayan kişiler kaygılı veya kaçınan bağlanma türüne sahiptir.  Kaygılı veya kaçınan bağlanan bireyler duygusal öz düzenleme yapmakta güçlük çekmektedir. Endişe, stres ve korku gibi duygulanımları yoğun ve süreğen olarak yaşarlar. İlişkilerini yakınlaştıramadıkları için hayal kırıklığı, bilişsel karmaşa, suçluluk,  öfke ve utanç duygularını hissederler.

Bağlanma korkusu yaşayan kişiler karşı tarafa duygusal aktarım yapmakta güçlük çekerler. Çünkü bağlanmak onlara göre duygusal paylaşımda bulunmak teslim olmak, savunmasız kalmak ve terk edilmek anlamına gelmektedir. Bağlanma korkusu bireylerde evlilik fobisi (gamofobi), ilişki fobisi veya yakınlık fobisi gibi korku ve kaçınma davranışları olarak da görülebilir. Bu fobiler literatürde yer almasa da ilişki içerisinde çok yaygın görülen ve ilişkiye zarar veren duygusal tepkilerdir.

Kaybetme Korkusu Olan Kişi Nasıl Davranır?

Genellikle yakın ilişki kurmak isteyen kişiler ilişkiyi kaybetmeye dair kaygılanmaktadır. Yalnızca ilişkiyi değil ilişki içerisinde yaşadığı güveni, sevgiyi ve aitlik duygusunu kaybetmeye dair endişe duymaktadır. Bu nedenle kaybetme kaygısı yakın ilişki kurma deneyimi için önemlidir. Kaybetmekten korkmak sosyal ilişkilerdeki işlevselliği bozmadığı sürece normal bir durumdur. Bireyi ilişki içinde sevdiği kişiye karşı motive eder ve güvenli bağlanmayı oluşturmasını sağlar.  Ancak günlük hayatı olumsuz etkilemeye başladığında kaybetme korkusu duygusal ve mental sağlık sorunu oluşturmaktadır. Kaybetme korkusu terk edilme korkusu olarak da ortaya çıkmaktadır.

Kaybetme korkusu yaşayan kişi değer verdiği şeylerin onu terk edeceğine dair karşı konulmaz bir endişe, üzüntü ve korku duymaktadır. Kaybetme korkusu olan kişi aslında çarpıtılmış düşüncelerle (terk edileceğini veya kaybedeceğini düşünmek gibi) yoğun kaygı yaşar. Duygusal zorlanmalardan kaçınmak için yakın ilişkilerden kendilerini yalıtılmış hale getirirler. Duygusal anlamda kendilerine ket vururlar.  İlerleyen süreçte bu kaygı ve korkunun büyüyeceğini düşünerek uzun süreli ilişkiler yerine kısa süreli yüzeysel ilişkiler yaşamaktadırlar.

Kaybetmekten korkan kişinin belirgin olarak gösterdiği davranış türleri şu şekildedir;

  • İlişkisinde karşı tarafa yönelik güven sorunu yaşar,
  • İlişkilerinde karşı tarafa çok fazla tolerans tanır ve ödün verir,
  • Sürekli olarak karşı tarafın memnun etmeye çalışır,
  • İlişkideki partnerinin düşünce ve davranışlarını kontrol edici davranışlar sergiler (kısıtlayıcı kurallar, kiminle ne zamana nereye gidebileceği kararını vermesi gibi),
  • Sağlıksız ilişki döngüsünden çıkmaz,
  • Çevresindeki insanlar tarafından sevildiğine dair emin olmak ister,
  • Reddedilme duygusuna maruz kalmamak için birine bağlanmak istemez,
  • Karşı tarafın bağlanmasını engellemek için ilişkilerini sabote edici davranışlar sergileyebilir (soğuk davranır, kaçış yolu arar, ayrılmak ile tehdit eder veya aldatabilir)

Bağlanma Korkusu Nasıl Aşılır?

  1. Bağlanma korkusunu aşmak için ilk olarak kişinin kendi duygularını anlaması gerekir. Yaşadığı korkuyu inkâr etmemeli ve kabul etmelidir.
  2. Öz farkındalık geliştirerek hangi deneyimlerin veya inançların kişiyi korkuya sürüklediğini tespit etmelidir. Bu öz farkındalık çalışması korkunun kökeninde yer alan nedeni bulmasına yardımcı olacaktır. Bastırılmış olan duygular, travmalar gibi olumsuz yaşam öyküleri bu adımda açığa çıkmaya başlayacaktır.
  3. İş birliği ve iletişim kurmak her ilişkinin temelidir. Bu nedenle kişinin ilişkiye dair korkularını, arzularını ve beklentilerini yakınındakilerle paylaşması korkuyu yenmesine yardımcı olacaktır.
  4. İlişkideki bir kişi ilk olarak kendisine güvenmelidir. İlişki içinde yaşanabilecek olumsuz duygularla ve çatışmalarla başa çıkabileceğine dair kendisine güvenmelidir. Öz saygısını arttırmalıdır.

Bağlanma korkusu erken çocukluk döneminde yaşanan duygusal travmalar, ihmal veya istismarlar, özgüven düşüklüğü, kayıp ve yas süreçleri, erken yetişkinlik dönemindeki olumsuz yaşam deneyimleri ile ilişkili olabilmektedir.  Bağlanma korkusu anksiyete bozuklukları, depresyon gibi psikopatolojiler ile birlikte görülebilir. Bu nedenle bağlanma korkusu yaşayan kişiler bu korkuyu aşmak için psikoterapi desteği almalıdır. Psikoterapideki amaç bireyin tüm sosyal ilişkilerini derinden etkileyen bağlanma korkusun kalıcı şekilde çözümlemektir.

Bağlanma Korkusu Belirtileri

Bağlanma korkusunu normal düzeyden daha fazla yaşayan kişiler sosyal hayattaki işlevselliklerini kaybetmektedir. Korku ve endişe yaygın bir hale geldiğinde kaygı bozukluklarına dönüşebilir veya karın ağrısı, baş dönmesi gibi somatik belirtiler de gösterebilmektedir.

Bağlanma korkusu yaşayan kişinin yaygın belirtileri:

  • İlişki içinde yalnızlık kalma isteği,
  • İlişki içinde memnun olamaması,
  • İlişkinin sonlanması üzerine korku duyması,
  • Uzun vadeli planlar yapmaktan kaçınması (evlilik teklifi gibi),
  • Geçmişteki olumsuz ilişki deneyimlerini sürekli olarak hatırlaması,
  • İlişkide karşı tarafın doğru kişi olup olmadığına dair şüphe duyması ve sorgulaması,
  • İlişkide duygusal yakınlığın azalması gibi olumsuz bilişsel ve duygusal örüntüye sahiptir.

Bağlanma Korkusu İle Nasıl Baş Edilir?

Bağlanma korkusu ile başa etmek için psikoterapi desteği almak en sağlıklı yoldur. Terapilerde kişinin yaşadığı durumu nedenleri ile fark ederek altında yatan psikopatalojik sürece odaklanarak sağaltım yapılır. Bağlanma korkusu zamanla artan umutsuzluk ve çaresizliğin oluşturduğu depresyon; endişe ve korkunun meydana getirdiği kaygı bozuklukları-fobiler; değersizlik, terk edilme ve suçluluk duygularıyla karakterize kişilik bozuklukları gibi ağır bulgulara da sebep olabilmektedir. Bu nedenle ilişkide yaşanan çatışma ve duygusal yıpranmalarla baş etmek için psikoterapi gerekebilir.

Psikoterapilerde bireysel terapi, çift terapisi, EMDR terapi,  gibi çeşitli ekoller uygulanmaktadır. Kaygılı bağlanma terapisi yöntemi ile kaygılı bağlanmanın değişmesi üzerine çalışılır.  Bağlanma döngüsünü yeniden oluşturması sağlanır.  Böylece sağlıklı bağlanma ve bağlılıklar geliştirilir.

Kaynakça           

Şahika İzgi

Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden onur derecesi ile mezun olduktan sonra burslu olarak başladığı FMV Işık Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisansını tamamlamıştır.

Tüm Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: